15 Haziran 2012 Cuma

yazmak yada yazmamak işte bütün mesele bu :)





Yazmaya tevbe etmiş gibi, kelimeler eski bir günah sanki. Unutulmak istenen ama yine de hafızada tekrar eden heceler

Bir yanda eski günahı yeniden yaşamanın hazzı, yıllanmış şarabı yudumlar gibi, diğer yanda vazgeçmeye yönelik can çekişen irade.

Arafta asılı kalmış kalem. Mürekkebin aklı karışmış, ne yana akacak bikarar. Noktalar konulmuş cümle sonlarına. Büyük harfler ayakta: “yaz bizi ey kalem. Bizim canımıza kıy ki kutsal bir gaye uğruna feda edilsin başlar. Var olsun yepyeni başlangıçlar.”

Öte yanda sükut kucak açmış beklemekte tüm şefkatiyle. Söz ülkesinde bitap düşen yüreğe merhem, bir şifa. Belki de panzehir kılığına girmiş zehrin ta kendisi. Farkında değil kimse.

Hasılı, yazmak da med cezirler arasında savrulup duran bir nimet. Kimi zaman bereketli topraklara düşen bir tohum. Kimi zamansa çölde kavrulan bir çekirdek sadece.

Ne diyelim? Yazacaklarımız hayra lisan olsun. Hayır yazacak isek kalem yeniden can bulsun. (amın) 13 haizran 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder