Yazmaya tevbe etmiş gibi, kelimeler eski bir günah sanki. Unutulmak
istenen ama yine de hafızada tekrar eden heceler
Bir yanda eski günahı yeniden yaşamanın hazzı, yıllanmış
şarabı yudumlar gibi, diğer yanda vazgeçmeye yönelik can çekişen irade.
Arafta asılı kalmış kalem. Mürekkebin aklı karışmış, ne yana
akacak bikarar. Noktalar konulmuş cümle sonlarına. Büyük harfler ayakta: “yaz
bizi ey kalem. Bizim canımıza kıy ki kutsal bir gaye uğruna feda edilsin
başlar. Var olsun yepyeni başlangıçlar.”
Öte yanda sükut kucak açmış beklemekte tüm şefkatiyle. Söz ülkesinde
bitap düşen yüreğe merhem, bir şifa. Belki de panzehir kılığına girmiş zehrin
ta kendisi. Farkında değil kimse.
Hasılı, yazmak da med cezirler arasında savrulup duran bir
nimet. Kimi zaman bereketli topraklara düşen bir tohum. Kimi zamansa çölde
kavrulan bir çekirdek sadece.
Ne diyelim? Yazacaklarımız hayra lisan olsun. Hayır yazacak
isek kalem yeniden can bulsun. (amın) 13 haizran 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder