19 Haziran 2012 Salı

alem-i kitap

bazen bir kitap bir film yada bir şarkı bile ele verir insanın iç dunyasını.
kımılerınınki "ucuz bir roman*"dır kımılerınınki ansiklopedi.



*Pulp Fiction


daha az seviyorum seni

daha az seviyorum seni
Giderek daha az.
Unutur gibi seviyorum
Azala azala…
Aramızdaki uzaklığın karanlığında

Geceler kısalıp gündüzler uzuyor öyle olunca…
Daha az seviyorum seni.
Kendini iyileştiren bir yara gibi
Daha az
Ve zamanla.

Sen geceyi tutuyorsun ben nöbetini.
Uzak dağ kışlalarında
Görmüyoruz birbirimizi.
Usul usul sis iniyor
Kopmuş yollara.
Işığı hafif, uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin.
Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda.
Sevgilim sevgilim
Yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin
Nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da.

Artık daha az seviyorum seni…
Unutur gibi, ölür gibi daha az.

Yeniden ödetiyorum kendime
Onca aşkın öğretemediğini.
Kolay değildi
Yalnızca sevgilimi değil, evladımı da kaybettim ben.
Kaç acı birden imtihan etti beni..

Bir tek gece vardır insanın hayatında
Ömür boyu sürer nöbeti.
Bu da öyleydi…
İyi ol,
Sağ ol,
Uzak ol.
Ama bir daha görme beni.

Murathan Mungan.

narsist-kimse

kimse sevmediği için mi narsist oldum
yoksa narsist olduğum için mi kimse beni sevmedi
bilemedim!

15 Haziran 2012 Cuma

günün türküsü

mavili kız

haftanın son günü, saat 7 yi geçmişti eve geldiğimde, elimi yüzümü yıkayınca biraz ferahladım. yaz sıcakları başladığı için nerdeyse bütün cam çerçeve açık. haliyle sokakta olan tüm sesler de evin içinde yer ediniyor kendine. tam dolabın kapısını açmıştım dışardan bir erkek çocuğunun sesi yankılandı odamda:
- Anne ! şu kız var ya mavili olan. O beni çok fena dövdü.
beynimden vurulmuş gibi oldum. Nasıl bir cümledir bu ya? hele ki bir erkek çocuğunun ağzında. Devir değişti tamam biliyoruz ama bu kadarı da fazla.
Cesur güçlü kuvvetli erkek milleti sanki dize gelmiş. Naif latif hatun kişilerse cenge giden pehlivanlar gibi. dünya tersine dönmeye başlamış çoktan. Biz yeni fark ettik.

yazmak yada yazmamak işte bütün mesele bu :)





Yazmaya tevbe etmiş gibi, kelimeler eski bir günah sanki. Unutulmak istenen ama yine de hafızada tekrar eden heceler

Bir yanda eski günahı yeniden yaşamanın hazzı, yıllanmış şarabı yudumlar gibi, diğer yanda vazgeçmeye yönelik can çekişen irade.

Arafta asılı kalmış kalem. Mürekkebin aklı karışmış, ne yana akacak bikarar. Noktalar konulmuş cümle sonlarına. Büyük harfler ayakta: “yaz bizi ey kalem. Bizim canımıza kıy ki kutsal bir gaye uğruna feda edilsin başlar. Var olsun yepyeni başlangıçlar.”

Öte yanda sükut kucak açmış beklemekte tüm şefkatiyle. Söz ülkesinde bitap düşen yüreğe merhem, bir şifa. Belki de panzehir kılığına girmiş zehrin ta kendisi. Farkında değil kimse.

Hasılı, yazmak da med cezirler arasında savrulup duran bir nimet. Kimi zaman bereketli topraklara düşen bir tohum. Kimi zamansa çölde kavrulan bir çekirdek sadece.

Ne diyelim? Yazacaklarımız hayra lisan olsun. Hayır yazacak isek kalem yeniden can bulsun. (amın) 13 haizran 2012

12 Haziran 2012 Salı

terazi

adalet terazisi her zaman sevgi-li-den yana ağır basar!

11 Haziran 2012 Pazartesi

güneş-kamer

bir mahluk güneş olmuşsa dünyaya, yine de bilmeli sınırlarını,
karanlık vakitlerde örtmeli yüzünü, çekilmeli köşesine
bilmeli ki gece kamerin vakti. gün bitimi gök onun seyir nöbetinde.

dünya güneşin etrafında el pençe divan dursa da
kamerin yeri başkadır illa. öyle takdir etmiş mevla
kamer gecedir, hüzündür göz yaşıdır karadır
güneş gibi kamaştırmaz gözleri, edeplidir
utandırmaz kımseyi, örter gecenın yardımıyla

bir mahluk güneş olsa da haddini bilmeli
tüm ışık bende zannetmemeli.
sonradan olduğunu yaradıldığını idrak etmeli
hadi ben gibi hiçbirşey bilmiyorsa da
haddini bilmeli illa ki !!!!

9 Haziran 2012 Cumartesi

Hakim Beğ

Hakim Beğ  (Gene Tehir Etme)
 
Gene tehir etme üç ay öteye
Bu dava dedemden kaldı hakim beğ
Otuz yıl da babam düştü ardına
Siz sağ olun o da öldü hakim beğ

Kırk yıl önce yani babam ölünce
Kadılıklar hakimliğe dönünce
Mirasçılar tarla takım bölünce
İrezillik beni buldu hakim beğ

Yaşım yetmiş iki usandım gel-git
Bini buldu burda yediğim zılgıt
Eğer diyeceksen bana ne öl git
Oğlumun bir oğlu oldu hakim beğ

Sekiz evlek tarla bir geverlik su
Yüz yılda höküme bağlanmaz mı bu
Kazanmasam da hu kazansam da hu
Canım ta burnuma geldi hakim beğ

Keşife-meşife damgaya harc'a
Kanımız kurudu harca da harca
Sayenizde avukatlar yıllarca
Fakiri yoldu da yoldu hakim beğ

Mübaşir itekler katip zavırlar
Değişti bizde de göya devirler
Yüz yıl önce adam yiyen gavurlar
Tapucuyu aya saldı hakim beğ

Kabahat sizde mi kanunlarda mı
Şaşırdım billahi yolu yordamı
Kızma sözlerime alam kadanı
Sıkıntıdan içim doldu hakim beğ

Mülkün temeliydi adalet hani
Bizim hak temelde saklı mı yani
Çıkartıp ta versen kim olur mani
Yoksa hırsızlar mı çaldı hakim beğ

Hem davacı pişman hem de davalı
Bu yolda tükettik çulu çuvalı
Sabret makamından çalma kavalı
Sürüler ekine daldı hakim beğ

Abdurrahim Karakoç

6 Haziran 2012 Çarşamba

beddua

sırtımdayken bir kulun ahı,
kulaklar duyarken bedduaları*
ayak gider mi istikbale,
yürek dayanır mı çileye
ahhh nefsim!!!
hem beni mahvettin.
hem sevdiklerimi.
kahrol!!!


*"Mahşere kalsın. Ama bir zalime denk gelip dünyasını şaşırsın" A.H- sessiz küfür

3 Haziran 2012 Pazar

"hünkar beğendi" dediler ben beğenmedim

Yemek kültürüm de damak tadım da kendim gibi biraz tutucudur. Herşeyi yemem denemekden de geri dururum çoğu zaman. Bazen de christoph colomb gibi keşfedeceğim tutar Amerikayı.
İşte öyle bir eşref saatine denk geldim geçen gün. Öğle yemeğinde Hünkar beğendiyi denedim. servis yapan şef "patlıcan" la yaptım deyince, bir de onun daha önceki tavsiyelerini beğenmiş olmamın etkisi ile denemeye ikna oldum.

Tabi yanında geleneksel tadım mercimek çorbası hazır. Neyse oturdum sofraya ve tanıştık Hünkar beğendi dedikleri tatla. Hünkarı münkarı bilmem de kamer beğenmedi işte. Zaten oldum olası aram iyi değil kırmızı etle. Bir de caaaanım patlıcanı rezil etmişler beşamel sos dedikleri bişeyle. O yüzden ağzım bir hoş oldu anlayacağın. Bir daha hünkarın beğenisine felan bakmayacağım.

 Üstelik bir kitap okudum: "Kan gruplarına göre beslenme" yazar o kitapta döküvermiş benim yemek listemi önüme. 25 yıl sonra öğrendiğim kan grubuma göre diyor ki benim tercıhlerım yıllardır kan grubumun ıhtıyacına göreymiş.

 A pozıtıf olan bir ınsan kırmızı et yememeli bol yeşillikle beslenmeli imiş. ben zaten yıllardır bunun savaşını vermekteyım. şimdi elim daha da kuvvetlendı. bakın görün bilim de benden yana

Yüce Rabbım kan grubuna göre iştah vermiş Kamer kuluna. siz hünkarı münkarı karıştırmayın araya.

2 Haziran 2012 Cumartesi

"eşek" hoşaftan anlar mı?

atasözlerini ve deyimleri hep sevmişimdir. başlıktan da anlaşıldığı gibi yeri geldiğinde kullanmaya da özen gösterırım.
günün ve yazının konusu: eşek hoşaftan ne anlar" söz dizisi. şimdi bununtarihteçesi falan filan hiç bahsetmeyeceğim. kısa bir benzetme ile sözü keselim.
öneri 1:
eşek= zatı şahanem
hoşaf= yazı yazmak

ve eşek hoşaftan anlamadığı için yazı yazmaya ara verdım. çok nadir kalemi elime alır oldum.

öneri 2 :
eşek: zatı şahanem
hoşaf: blogdaşım,

pek muhterem arkadaşım bloguma yorum yazma lütfunda bulunan tek isim. O yüzdn kendisine bu teşekkürü bir borç bilirim.  Sağol Varol.
Allah kalemıne kelamına zeval vermesin. S-özü dos doğru kımselerden eylesın ( amın)